Film yapımında kare hızının önemi.
Kısa bağımsız filmler çekmeniz veya Peter Jackson'ın izinden gitmeniz fark etmez; saniye başına kare sayısını (FPS) anlamak, izleyicilere doğru görüntüleme deneyimini sunmanızı sağlar.
Kare hızı nedir?
İnsan gözü için filmler ve videolar tek bir sürekli kayıt olarak oynatılıyormuş gibi görünür. Ancak aslında kameralar, birden çok görüntünün kare adı verilen fotoğraflarını kaydeder. Bu kareler, çok yüksek bir hızda oynatılarak akıcı hareket görünümü sunar. Kare hızı, bir saniye içinde bir dizi karenin ne kadar hızlı görüntüleneceğini belirtir. Bu nedenle FPS (saniye başına kare) olarak da adlandırılır.
Hareketli görüntüler, TV yayınları, video içeriği akışları ve hatta akıllı telefonlar, standart 24 fps kare hızını kullanır. Bu hız, hareket eden nesnelerin hızlı hareketi nedeniyle odak dışında kalmasına sebep olan hareket bulanıklığı adlı optik efekt olayının da sebebidir.
Yönetmen Margaret Kurniawan, "Beyzbol maçındaysanız ve oyunculardan biri topa vurursa biraz hareket bulanıklığı görürsünüz." diyor ve ekliyor: "Hiçbir şeyi tam olarak net görülmez. Saniyede 24 kare ile biraz hareket bulanıklığı görülür ancak çoğu şey aklınızda mantıklı bir görüntü uyandıracak kadar nettir."
Kısaca kare hızı geçmişi
Film yapımcılığının ilk günlerinde kullanılan filmler, hareketli görüntüleri akıcı bir şekilde göstermek için gereken kısa pozlamaları yakalayabilecek kadar hızlı tepki vermiyordu. Bu yüzden 1800'lerde yapılan çekimlerde öznelerin fotoğraflanması için uzun süre hareketsiz durmaları gerekiyordu. 1880'lerin sonunda, filmlerdeki teknik gelişmeler sayesinde, kameradan bir film rulosu çekilerek daha fazla sayıda kare elde edilebiliyordu. Bu durum sektör genelinde, 14 ile 26 fps arasında değişen filmlerle farklı kare hızlarının kullanılmasına neden oldu. Bu, gerçek zamanlı hareketin tutarlı bir şekilde yakalanmadığı anlamına geliyordu. Daha sonraki dönemlerde kayıt sürecini stabilize etmek için film kameralarına mekanik vinçler eklendi. Ancak birçok film yapımcısı, Charlie Chaplin filmlerindeki süper hızlı hareketler gibi farklı sinematik efektler için belirli sahneleri farklı kare hızlarında çekmeyi tercih etti. Bu da sektör geneline yayılan düzensizliklere yol açtı.
24 fps standardına geçiş.
24 fps'nin sektör standardı olarak benimsenmesindeki iki önemli faktör, ses senkronizasyonu ve TV yayınlarının gelişmesiydi. Daha önce filme ses ekleme denemeleri sonuç vermemişti. Ancak 1920'lerin sonunda, gramofon gibi buluşlar 1927 yılında çıkan Hollywood filmi The Jazz Singer (Caz Şarkıcısı) ile beraber oynatma sırasında sesin senkronize edilmesine olanak tanıdı. Filmlerde görüntü ve ses ayrılmaz bir parça haline geldikçe film yapımcıları, sessiz film döneminin 16 fps tekniğinden 24 fps'ye geçiş yapmaya başladı. Bu, mümkün olan en düşük film miktarını kullanarak, anlaşılabilir ses üretmeye en uygun kare hızıydı.
50'li yıllarda 30 fps; Kuzey Amerika, Japonya ve Güney Amerika'daki analog TV yayınlarının standardı haline geldi. Avrupa ve Afrika aynı zamanda hertz gücü, NTSC ve PAL'a dayalı farklı video formatları nedeniyle 25 fps'yi kullanmaya başladı. Modern televizyon, dijital dönüştürme sayesinde son zamanlarda bu formatlardan uzaklaşmaya başladı ancak NTSC ve PAL standartları film ve televizyon sektöründe hâlâ kullanılıyor. Sinematograf Hiroshi Hara, "Avrupa merkezli bir proje üzerinde çalıştığım çoğu zaman, 'PAL modunda çekim yapmayı unutmayın.' diye belirtirler." diyor.
Enstantane hızıyla kare hızının bağlantısı.
Genel olarak kare hızı ve enstantane hızının birbirinin yerine kullanılabilir terimler olduğuna dair yanlış bir kanı vardır. Aynı şey olmasalar da bunların yakın bir ilişkisi vardır. Enstantane hızı, perdenin (kameraya ne kadar ışık girebileceğini kontrol eden) açık olduğu sürenin saniye cinsinden ölçümüdür. Hız ne kadar yüksek olursa filme veya dijital sensöre ulaşan ışık miktarı da o kadar düşük olur. Odak düzlemli perdelerden (DSLR'larda bulunur) yaprak perdelere (orta ve büyük kameralarda) kadar birçok farklı perde türü vardır. Ancak videolarda en çok kullanılan perde elektronik olandır. Öte yandan, film kameralarında ışık kontrolü için hâlâ dönen diskler kullanılmaktadır. Elektronik perdeler, fiziksel olarak takılması gereken manuel perdelere kıyasla daha yüksek veya daha düşük enstantane hızları ayarlama özelliğine sahiptir. Kural olarak, insan gözünün görmeye alışık olduğu gerçekçi hareketi elde etmek için enstantane hızının, kare hızının iki katı olması gerekir.
Enstantane açısı ile enstantane hızı karşılaştırması.
Dönen disk, film endüstrisinde en sık kullanılan perde türüdür. Tek bir enstantane hızına sahiptir ve hızı değiştirmek yerine film yapımcıları, perdenin şeklini veya açısını 15 derecelik aralıklarla ayarlar. Açı ne kadar büyükse o kadar fazla ışık geçebilir.
Enstantane hızlarına benzer şekilde, açı ile ışık arasındaki oran birbiriyle ilişkilidir. Açıyı böldüğünüzde veya çarptığınızda ışık da aynı şekilde değişir. Çoğu film kamerasında 0 ile 180 derece arasında değişen enstantane açıları kullanılır. 180 derecede, beyaz perdeden tanıdığımız sinematik görünüme sahip olursunuz. Çünkü 180 derece, her bir karenin bir saniye içinde gösterilmesi gereken sürenin yarısıyla tam olarak ilişkilidir. "24 fps'de, 180 derecelik enstantane açısının izleyicilere gerçekçi görünen en iyi hareket bulanıklığını sunduğunu fark ettiler." diyor Hara.
Daha yüksek kare hızında çekim yapan içerik üreticilerin, daha düşük kare hızlı çekimlerdeki aynı pozlamayı elde etmek için daha fazla ışık kullanmasının nedeni de enstantane açısıdır.
Farklı kare hızları ne zaman kullanılır?
Çoğu video içeriği standart 24 fps kare hızını kullanır ancak daha yüksek kare veya daha düşük kare hızını ne zaman tercih etmelisiniz? Bu, kaydetmek istediğiniz içeriğe veya çalışmanıza dahil etmek istediğiniz efektlere bağlıdır.
- 24 fps: Filmler, video içeriği akışları (bağlantı hızındaki bir farklılığı hesaba katmak için) ve video oyun kayıtları, klasik sinematik görünüme ulaşmak için bu hızı kullanır.
- 30 fps: Canlı TV yayınları (spor ve haberler) ve çoğu TV programı bu hızı kalitelerini artırmak için kullanır. Özellikle spor içerikleri hareketi daha net ve gerçek zamanlı olarak göstermelidir. Bu nedenle tercih edilen kare hızı 30 fps'dir.
- 60 fps: 4K video çözünürlüğü daha yaygın hale geldikçe bu FPS daha geniş bir kitleye ulaştı. 4K çözünürlük, daha yüksek kare hızının görüntülenmesine olanak tanır ve çekimlere şaşırtıcı derecede ayrıntılı ve gerçekçi bir görünüm kazandırır. Bu kare hızı, aksiyonun daha akıcı olmasını sağladığından video oyunu kaydetmek için de mükemmeldir.
- 120 fps ve üzeri: Bu hız, ağır çekim video oluşturmak ve hareketli aksiyona sahip video oyunlarını (dövüş, savaş, spor) yakalamak için kullanılır. 120 fps'den yüksek bir hıza çıkılması (çoğu film yapımcısı için nadir bir olaydır), çekimin doğal ve pürüzsüz görünmesi için yüksek hızlı bir kamera gerektirir.
Çalışmaya başlamadan önce oluşturmak istediğiniz proje türünü belirleyin. Bu, hangi kare hızını kullanmanız gerektiğiyle ilgili doğru kararı vermenize yardımcı olacaktır. Her hızın avantajlarıyla dezavantajları olsa da her biri, muhteşem içerikler oluşturma yolculuğunuzda size yardımcı olabilir. Kendinize özgü bir tarz oluşturmak için kare hızları ve sıralamayı veya farklı kare hızlarını bir arada kullanmayı keşfedin.
Katkıda bulunanlar
Adobe Premiere Pro ile daha fazlasını yapın.
İstediğiniz yerde film, TV ve web için görsel olarak çarpıcı videolar oluşturun.
Bunlar da ilginizi çekebilir…
Fotoğraf makinenizin dinamik aralığı ve istediğiniz görüntüleri oluşturmak için bu aralığı nasıl manipüle edeceğiniz hakkında bilgi edinin.
Ses bit hızının, ses kalitesi ve kullanıcı deneyimi ile nasıl ilişkili olduğunu keşfedin.
Görsel senaryo taslağı oluşturmaya başlama.
Bu sanatsal hikaye anlatma becerisinin fikirleri büyük ve küçük ekrana taşımaya nasıl yardımcı olduğunu görün.
Bu tekniğin çalışmanıza nasıl stil sahibi ve çağrışımsal bir etki kazandırabileceğini görün.